Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezi kuruluyor.
Yenilenecek Telif Hakları Yasası teknolojik değişime karşı yönetmeliklerle korunacak.Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı: “Safa Önal gibi Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek kadar senaryoya imza atmış bir sinema adamı bile bugün televizyonlarda, sinemalarda gösterilen bunca filmine rağmen bunlardan herhangi bir telif alamıyor. Bu telif yasasıyla onların da bu sorunlarını çözecek düzenlemeler getiriliyor.”
Bakan Nabi Avcı: “Türk yayıncılarının bence örnek bir davranış sergilemeleri gerekir. Yasal olarak böyle bir hak olsa bile, bu 21 yıl boyunca, yasaklı olduğu süre boyunca en azından Sabahattin Ali’nin kitaplarına kamu malı muamelesi yapmamayı yayın birlikleri ve yayıncılar ortak bir tavır olarak benimsemeli. Bence bu çok yakışır ve Sabahattin Ali’nin hatırasına da denk düşen bir uygulama olur.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı hükümetin 2017 yılı programı da dâhil olmak üzere, önemli strateji belgelerinde yer alan ve üzerinde uzun süredir çalışılan Telif Hakları Kanun Tasarısı’nı sektörün ve kamuoyunun görüşlerine açtı.
Yeni taslağın temel misyonu, telif hakları alanında taraflar arasında menfaat dengesi gözetilerek adil bir sistem oluşturulması.
Türk sinemasını var eden sanatçıların yıllardır dile getirdiği, sinema eseri üzerindeki hakların sınırsız ve süresiz biçimde devredilmesi doğrultusundaki yerleşmiş uygulama nedeniyle emeklerinin karşılığı olan telif gelirlerini alamadıkları yönündeki şikâyetleri de bu değişiklik çalışmalarında dikkate alındı.
Korsanlara İnternet Engeli
Sekiz yıldır değişiklik bekleyen 5846 sayılı Telif Hakları Kanunu’na ilişkin değişiklik taslağı Ankara Vali Galip Demirel Vilayetler Evinde düzenlenen toplantıda TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu ile görüşüldü.Görüşmenin ardından bir basın toplantısı düzenleyen Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, bir sanat eserini korsan biçimde kullananların, internet hızını yavaşlatmaktan, internet erişimlerini yasaklamaya kadar bir dizi tedbirin bu değişiklik tasarısında öngörüldüğünü söyledi.
Değişiklik Taslağına Öneriler İçin Süre 30 Gün
Telif Hakları Genel Müdürlüğünün değişiklik taslağına ilişkin paydaş görüşleri için bugüne kadar pek çok çalıştay, sempozyum düzenlediğine vurgu yapan Bakan Nabi Avcı, “Telif Hakları Kanunu’muza ilişkin değişiklik önerilerimizi ilgili bütün tarafların görüş, değerlendirme ve eleştirilerine açtık. Bakanlığımızın internet sitesine kanun tasarısı taslağımızı yükledik. Bu taslak üzerinden ilgili bütün taraflar, paydaşlar ve genel kamuoyu bu kanunla ilgili her türlü görüşünü, değerlendirmesini, eleştirisini, önerisini bize, komisyon üyelerimize ulaştırabilecek. Biz de daha sonra komisyon olarak toplandığımız zaman bütün bunları bilerek yasama faaliyetimizi başlatacağız.” dedi.
Bu tasarının 30 gün süreyle Bakanlık internet sitesinde görüşlere açık olacağını belirten Bakan Nabi Avcı, bu süreç içerisinde komisyon üyelerinden gelecek önerileri de alarak, yasama yılı bitmeden buna son şeklini vererek, yasalaşması için meclise göndereceklerini kaydetti.
Basın Mensuplarına Telif Müjdesi
Gazetecilerin eserlerinin, yayınlarının da telif hukukuna tabi olması nedeniyle bunlarla ilgili basın mensuplarının da gerekli yasal yollara bundan sonra başvurabileceklerini söyleyen Bakan Avcı, telif bedelinin geçmişe yönelik işletilemeyeceğini, yasa değişikliğinin bundan sonraki hak ihlallerini kapsadığını belirtti.
‘Kölelik Anlaşması’ Sona Eriyor
“Kamuoyunda ‘kölelelik anlaşması’ olarak bilinen ve özellikle sinemacıların çok şikâyet ettikleri, bir kere imza atıp haklarını devrettikten sonra, rahmetli Kemal Sunal örneğinde olduğu gibi çok fazla gösterilmesine rağmen varislerinin yararlanamaması sebebiyle ciddi mağduriyetler yaşanıyor.” diyen Bakan Avcı, düzenlediği basın toplantısında şunları kaydetti:
“Safa Önal gibi Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek kadar senaryoya imza atmış bir sinema adamı bile bugün televizyonlarda, sinemalarda gösterilen bunca filmine rağmen bunlardan herhangi bir telif alamıyor. Bu telif yasasıyla onların da bu sorunlarını çözecek düzenlemeler getiriliyor inşallah.”
Meslek Birliklerine Tek Çatı Telif Gelirlerini Artıracak
“Telif hakları konusu maalesef dünyanın hiçbir yerinde tüm tarafları memnun edecek çözümlere ulaştırılabilmiş bir konu değildir. Burada ilgili bütün paydaşlar kendi çıkarlarını olabildiğince yüksekte tutmak istiyorlar. Dolayısıyla çatışan çıkarlar söz konusu olabiliyor. Bizim yaptığımız bu alandaki kuralsızlıkları gidermek ve herkesin hak arayışlarına bir hukuki çerçeve çizmek.
Türkiye’de 20’nin üzerinde meslek kuruluşu, üyesi olsun olmasın, sanatçılar, üreticilerle ilgili hak takibi yoluna gitmeye kalkıyorlar ve bu da sahada çok ciddi kargaşaya yol açıyor. Bunları gidermek için, ortak hak arayışına imkân verecek, bir düzenleme yapıyoruz.
Meslek kuruluşlarını ortak çatı altında toplayarak, onların ayrı ayrı bu tür hak arayışlarına gitmemelerini ve kendi aralarındaki paylaşımları tüketicilere yansıtmamalarını sağlayacak bir zemin oluşturmaya çalışıyoruz.
Bütün meslek kuruluşları haklarını alabilecekleri bir şemsiye kuruluşuna kavuşuyorlar. Bununla ilgili ortak yasal bir zemin oluşturuluyor. Tüketiciler de kiminle muhatap olacaklarını ve kiminle muhatap olurlarsa gerçekten sanatçının, üreticinin hakkını vermiş olacaklarını baştan bilerek lisanslama faaliyetlerine girmiş olacaklar.
Bu lisanslama sayesinde biz, sanat eserlerinin ya da bilimsel ürünlerin telif gelirlerinin çok daha fazla artacağını düşünüyoruz. Bütün dünyadaki uygulamalarda böyledir.”
Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezi Kuruluyor
“Bugünün teknolojik imkânlarıyla kimin yasal kimin yasal olmayan yollarla hangi esere ulaştığı tespit edilebiliyor. Bu konuda yine işin mevzuatına uygun olarak Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu’ndan da karar alınması gerekiyor.
Benim eserlerim internet üzerinden korsan paylaşıma açılıyor bilgisi ulaştığı anda biz bunu hemen takibat altına alıyoruz. Bir merkez kuruyoruz. Yasa taslağımızda var. Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezi kuruyoruz. Yani sanatçıların sanal ortamdaki haklarını korumak üzere bir merkez kuruyoruz ve bu merkezin başında bir savcı olacak. Münhasıran bu konularla ilgili olarak savcılık hızla müdahale edebilecek.”
Teknolojik Değişime Yönetmelik Tedbiri
“Biz mevcut, bilinen teknoloji içinde ne tür suistimaller yapılabileceğine, ne tür korsanlıklar yapılabileceğine yönelik tedbirler getiriyoruz. Ama bu alandaki teknoloji o kadar hızlı değişiyor ki, sizin mesela internet için geliştirdiğiniz tedbirler yarın çıkacak başka bir mecrada işe yaramayabilir. Onun için biz bu yasada günün ihtiyaçlarına hemen yanıt verebilecek bazı şeyleri yönetmeliğe bırakıyoruz.
Yasa konusu yaptığınızda ileride ortaya çıkabilecek yeni durumları yeniden yasayla düzeltmeniz gerekir. Oysa her şeyi yasaya yazmadan, yönetmelik konusu olarak alırsak, yönetmeliği Bakanlık olarak daha kolay değiştirebiliriz. Dolayısıyla, gelişmelere daha kolay ayak uydurabiliriz, değişim tehditlerine daha kolay tedbir getirebiliriz.
Yasada görünmeyen ve eleştiri konusu olabilecek şeylere şimdiden yanıt vermek için bunları söylüyorum. Yasada genel ilkeleri koyuyoruz. Bunların nasıl işleyeceğini daha esnek mevzuat olan yönetmeliklerle yapacağız.”
Sabahattin Ali’nin Ailesi Talebinde Haklı
“Biliyorsunuz Sabahattin Ali tek parti döneminde, 1949 yılında Bulgaristan sınırı yakınlarında öldürülüyor. Ölümüyle ilgili ayrıntıları bugünde bilmiyoruz. Ama uzun bir süre ölümüyle ilgili resmi bir kayıt olmadığı için aile haklı olarak, ‘1949 yılını ölüm tarihi olarak kabul etmeyebiliriz’ diyor. Çünkü ölüm ilamı 1953 yılında alınmış. Bizim yasalarımıza göre bir eserin telif hakkı ölümünden 70 yıl geçtikten sonra kamu malı haline geliyor. Yani varislerinin telif hakkı kalkmış oluyor. 1949 yılını baz alınca 2019’da bitiyor. Ama aile diyor ki; ‘Bir kere biz 1953 yılına kadar öldü mü yoksa sağ mı bilmiyoruz.’
Bu yasal olarak da bilinmiyor. Ölüm ilamı 1953’te alınıyor. En azından 1953 yılından itibaren 70 yıl sayılması gerekir. Ancak ikincisi ve daha önemlisi biri 1944 yılında, diğeri 1948 yılında alınmış iki Bakanlar Kurulu kararı var. Sabahattin Ali’nin eserlerinin yasaklanması kararı bunlar. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Maarif Vekili Hasan Ali Yücel birincisinde, Maarif Vekili Tahsin Bangaoğlu ise ikincisinde ve iki tane Bakanlar Kurulu kararı var. 1965 yılına kadar bu Bakanlar Kurulu kararlarıyla Sabahattin Ali’nin eserleri yasaklanmış. Aile ise bu süre içerisinde, bu eserlerin zaten piyasada olmadığını, yayınlanamadığını söylüyor.
Eğer bir 70 yıl uygulanacaksa, 1965’ten itibaren, yani bu eserler basılabilir hale geldikten sonra, bu sürenin uygulanabilir olması gerekir. Bizce de makul. Hatta ben Filiz Ali Hanım ile görüşmemde o örneği de verdim. Benzer bir şey. Belki onların o mevzuatından da yararlanabiliriz diye.
Saint Exupery’nin de 2. Dünya Savaşı’nda uçağı Akdeniz’de düştü deniliyor. Ama ortada kanıtlanmış bir şey yok. Dolayısıyla Fransız hukukunda Saint Exupery’nin eserlerindeki telif hakkı devam ediyor diye bir duyumumuz vardı.
Bence o iki Bakanlar Kurulu kararı sebebiyle, yani Sabahattin Ali’nin ‘Sırça Köşk’ ve bir diğeri de ‘Değirmen, Dağlar ve Rüzgâr’ hakkında her ne kadar Bakanlar Kurulu yasaklama kararı verdiyse de, Türkiye’deki uygulama ve atmosferi hepimiz çok iyi biliyoruz.
Özellikle o tek parti dönemi içerisinde bir yazarın iki kitabı Bakanlar Kurulu kararı ile yasaklanmış ise diğer kitaplarını basmak da yürek isterdi o zamanlar.
Onun için, onlar hakkında Bakanlar Kurulu kararı olmasa da, zımnen Sabahattin Ali yasaklanmış yazar muamelesi gördüğünden bence ailenin bu konudaki talebi haklı. İnşallah bununla ilgili bir düzenleme kapısı açılabilirse bence iyi olur. Bu konudaki kişisel kanaatim budur. Bakanlık olarak da kanaatimiz, bu mağduriyetin giderilebilmesi için istisnai bir hüküm geliştirilebilir mi diye çalışıyoruz.”
Hukuken Mümkün Olmasa Bile Yayıncılar Kamu Malı Muamelesi Yapmamalı
“Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sabahattin Ali’nin varisleri hukuken bir engel bulamadığı takdirde, yani mahkemelerin ‘Sabahattin Ali’nin kitapları kamu malıdır ve isteyen basabilir’ demesi halinde Türk yayıncılarının bence örnek bir davranış sergilemeleri gerekir.
Yasal olarak böyle bir hak olsa bile, bu 21 yıl boyunca, yasaklı olduğu süre boyunca en azından Sabahattin Ali’nin kitaplarına kamu malı muamelesi yapmamayı yayın birlikleri ve yayıncılar ortak bir tavır olarak benimsemeli. Bence bu çok yakışır ve Sabahattin Ali’nin hatırasına da denk düşen bir uygulama olur.”
0 Yorumlar