Tarihte Allah için adanan ilk kurbanı duymuş muydunuz. Hazreti İbrahim peygamberin oğlu ile arasında geçen olayı üzerine semadan indirilen koçtan bahsetmiyorum. Çok daha öncesinde, ilk insan Hazreti Adem Aleyhisselam'ın oğulları Habil ile Kabil'in kurbanlarından bahsediyorum. Yanlış duymadınız, az sonra kurbanın nasıl başladığını, çarpıcı detaylarını dinleyeceksiniz.
Her şey Hazreti Adem ile Hazreti Havva'nın 20'si ikiz biri de tek olmak üzere 41 çocuğu dünyaya geldikten sonra başladı. her doğumda biri kız biri erkek olarak dünyaya gelen ikiz çocuklar yetişkinliğe ulaştıklarında kendisinden bir sonra dünyaya gelen diğer kardeşleriyle evlendirildiler. fakat Habil ile Kabil bir kız için birbirleriyle kavga etmeye başladılar. Habil, Kabil'in ikiz kız kardeşiyle evlenmeliydi, fakat Kabil bu duruma itiraz etti, çünkü onunla kendisi evlenmek istiyordu, aralarında yaşanan bu anlaşmazlığı babaları hazreti Adem'e yansıtıp bu konu hakkında ona baş kaldırdılar. Adem Aleyhisselam bir baba olmanın yanı sıra ayrıca bir peygamberdi. durumu çözüme ulaştırmak için hakemliği yüce allah'a bırakma teklifini sunduğu iki oğluna, mademki benim ne dediğimi önemsemiyorsunuz o halde yapılacak tek bir şey var, her ikiniz de bizi yaratan allah'a kurban sunacaksınız, rabbimiz hanginizin kurbanını kabul ederse o kişi istediği kişiyle evlenebilecek. Habil ile Kabil teklifi kabul etti. İnsanlığın bu ilk döneminde kurban bugünkü gibi değildi. Kim allah'a bir kurban sunmak isterse onun için çok değerli olan bir varlığından fedakarlık yapıp, onu allahu teala'ya sunmak üzere bir dağın tepesine bırakması gerekiyordu. Kurbanlar dağın tepesine bırakıldıktan sonra ertesi gün gelip kontrol edildiğinde kimin kurbanı bırakıldığı yerde yoksa allah o kişinin kurbanını kabul etmiş demektir. O zamanlar kabil ziraatçiydi, Habil ise hayvancılıkla uğraşıyordu, Habil sahip olduğu en güzel koçu özenle süsledi ve kurban olarak onu dağın tepesine bıraktı. Kabil ise nasıl olsa yaradanın yiyeceğe ihtiyacı olmaz mantığıyla düşünerek bir avuç çürük meyveyi aldı ve onları kurban olarak dağın tepesine bıraktı. Ertesi gün olup kurbanlarını bıraktıkları tepeye çıktıklarında gördüler ki habil'in bıraktığı koç orada değildi. kabil'in meyveleri ise bıraktığı şekilde duruyordu. allah habil'in koçunu kabul etmiş ve onu almıştı. Bu da demek oluyordu ki kızla evlenme hakkını Habil kazanmıştı. Fakat Kabil'in gözü döndü Habil’e onu öldüreceğini söyledi. Habil sen beni öldürmeye kalkarsan ben sana karşılık verip de senin gibi olmam dedi, ben alemlerin rabbi olan allah'tan korkarım, sen ise benim günahımı da yüklenip cehennem ehlinden olacaksın, zalimlerin cezası işte budur dedi. fakat Kabil kararlıydı bir gece Habil uykusundayken sessizce ona yanaştı ve elindeki taş ile kardeşinin kafasına ezerek onun canını aldı.
Böylece tarihteki ilk cinayet iki kardeş arasında bir kız uğruna işlenmiş oldu. Şimdi Habil'in dağın tepesine bıraktığı ve Allahu Teala'nın kabul edip oradan aldığı koçu aklınızda tutun az sonra bu koç hakkında duyacaklarınıza şaşırabilirsiniz.
Hazreti İbrahim peygamberin zamanına gidip bugün kutladığımız kurban bayramının nasıl başladığının gizemini aralayalım. Hazreti İbrahim Aleyhisselam'ın yıllar geçmesine rağmen bir çocuğu olmuyordu. ellerini kaldırdı ve şöyle dua etti. Ya rabbi bana salihlerden olacak bir evlat ver, bu duanın üzerinden seneler geçti, sonunda hazreti İbrahim'in İsmail adında bir erkek evladı oldu, yıllar sonra ismail büyüyüp delikanlı olduğu bir dönemde babası Hazreti İbrahim Aleyhisselam tüyler ürpertici bir rüya gördü. rüyasında oğlu İsmail'i Allahu Teala'ya kurban ediyordu. önceleri bunu sadece bir rüya olduğunu düşündü ve çok önemsemedi. ama aynı rüya hemen hemen her gece tekrarlanmaya başlayınca Hazreti İbrahim işin ciddiyetini anladı. Allahu Teala Hazreti İbrahim'i oldukça ağır bir sınava çekiyordu. İbrahim Aleyhisselam karar vermişti. Bu Allah'tan gelen bir mesajdı ve gereğini yapıp oğlunu kurban edecekti. bir gün oğlu ismail'e bir ip bıçak ve balta almasını, yakınlardaki sürekli çıktıkları o dağa gidip odun toplayacaklarını söyledi. İsmail söylenen malzemeleri aldı ve birlikte yola çıktılar. oraya vardıklarında Hazreti İbrahim İsmail'e yaklaştı ve ona buraya gelmelerinin esas sebebini ve gördüğü rüyayı anlattı. Hazreti İbrahim Aleyhisselam'a tam bir teslimiyet abidesi evlat bahşedilmişti. İsmail Aleyhisselam babasına ey babacığım dedi, sana böyle bir şey emrolunduysa gereğini yapmalısın, beni merak etme, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın dedi. Hazreti İbrahim İsmail'i kurban edeceği yer olan Mina'da hazırlığa başladı, ellerini ayaklarını bağlayarak onu yatırdı ve gözlerini bağladı, ardından bıçağını çekti ve onu oğlunun boğazına sürdü. Fakat o da ne bıçak bir türlü kesmiyordu, o sırada Hazreti İsmail babasına baba beni yüzüstü döndür, böylece yüzümü görmezsin dedi, Hazreti İsmail yüzünü gördüğü için babasının dayanamadığını ve işini tamamlayamadığını düşünmüştü. Hazreti İbrahim İsmail'i yüz üstü tekrar denedi, ama bıçak bir türlü kesmiyordu, allahu teala her ikisinin de samimiyetlerini ve şüphesiz teslimiyetlerini kabul etmiş ve bıçağı da kesme emrini vermişti. Hazreti İbrahim de oğlu İsmail de bu sınavdan başarıyla geçmişlerdi. işte tam o sırada Allah Habil'in binlerce yıl önce bir dağın tepesinde kendisine sunmuş olduğu o özenle hazırlanmış olan koçu Cebrail'e verdi ve onu Hazreti İbrahim'e götürmesini buyurdu. Koç ile Cebrail meleği semadan aşağıya doğru inerken Hazreti İbrahim gördüğü manzara karşısında çok heyecanlandı, Hazreti İbrahim Aleyhisselam'a oğlunun yerine kurban etmesi için semadan inen bu koç işte bugün kurban ibadetimizin ve her yıl kutladığımız kurban bayramının da temelini oluşturmuş oldu.
0 Yorumlar